Tehlike Türkçe mi? Dilin Kökeni ve Günümüzdeki Akademik Tartışmalar Giriş: “Tehlike” Kelimesinin Türkçe’deki Yeri “Tehlike” kelimesi, halk arasında sıkça kullanılan ve dilimizde önemli bir anlam taşıyan bir kelimedir. Ancak, bu kelimenin tam olarak Türkçe olup olmadığı, dilbilimciler ve akademisyenler arasında tartışılan bir konu olmuştur. Dil, toplumların kültürel ve tarihi mirasını taşıyan bir yapıdır ve bu yapı zaman içinde etkileşimlere açık olarak şekillenir. Peki, “tehlike” kelimesinin kökeni nedir? Türkçe ile ilişkisi ne kadar güçlüdür? Bu yazıda, kelimenin tarihsel arka planını, dilbilimsel evrimini ve günümüzdeki akademik tartışmalarını ele alacağız. Tehlike Kelimesinin Kökeni: Türkçeye Etkiler ve Dış Etkileşimler Dil, sabit bir yapıdan ziyade…
Yorum BırakEvin İlham Durağı Yazılar
Sibernetiğin Kurucusu Kimdir? Felsefi Bir Bakışla Bilgi, Etik ve Varlık Arasında Bir Filozofun Merakı: Bilginin Döngüsünde İnsan Nerede Durur? Bir filozof olarak “Sibernetiğin kurucusu kimdir?” sorusuna yalnızca tarihsel bir yanıt vermek kolaydır: Norbert Wiener. Ancak bu cevap, konunun özünü tam olarak karşılamaz. Çünkü sibernetik, yalnızca bir bilim dalı değil, aynı zamanda insanın bilgiyi, varlığı ve eylemi nasıl kavradığına dair derin bir felsefi devrimdir. Bir başka deyişle, sibernetiğin kurucusu yalnızca Wiener değil; insanın kendi sistemsel bilincidir. Bu noktada soruyu yeniden formüle etmek gerekir: İnsanı anlamak için sibernetik mi doğdu, yoksa sibernetik insanın kendini anlamasının yeni biçimi midir? Epistemolojik Boyut: Bilgi Döngüsü…
Yorum BırakSayfa Görüntüleme Sayısı Nedir? Dijital Ritüellerin Antropolojisi Bir antropolog olarak dijital dünyanın en küçük detaylarında bile kültürel izler ararım. Bir web sitesine her tıklanış, bir ziyaret ya da “sayfa görüntüleme sayısı” sadece teknik bir veri değil; modern toplumun görünmez ritüellerinden biridir. İnsanlık tarihine baktığımızda, mağara duvarlarına yapılan resimlerden sosyal medya paylaşımlarına kadar, görülme arzusu hep aynı kalmıştır. Bu yazıda, “sayfa görüntüleme sayısı nedir?” sorusunu bir antropoloğun merceğinden inceleyeceğiz — topluluklar, semboller ve dijital kimlikler ekseninde. — Sayfa Görüntüleme Sayısının Temel Tanımı Teknik olarak, sayfa görüntüleme sayısı bir web sitesindeki belirli bir sayfanın kaç kez ziyaret edildiğini gösteren ölçüttür. Her ziyaret,…
Yorum BırakVaroluşun Karanlık Kuyusu: Rüyada Canlı Canlı Gömülmek Ne Anlama Gelir? Bir filozof olarak, insanın en derin korkularından birinin canlı canlı gömülmek olduğunu biliyorum. Bu korku, yalnızca fiziksel bir dehşeti değil, aynı zamanda varoluşun sınırlarında gezinme deneyimini de temsil eder. Rüyada canlı canlı gömülmek, insanın kendi bilinciyle, varlıkla ve ölümle kurduğu ilişkinin en sarsıcı simgelerinden biridir. Bu rüya, aslında dış dünyada değil, insanın iç dünyasında yaşanan bir ontolojik krizin göstergesidir. Rüyalar, bilinçaltının diliyle konuşur; ama felsefi açıdan bakıldığında, her rüya aynı zamanda bir bilme biçimidir. Bu yüzden “rüyada canlı canlı gömülmek” yalnızca bir korku rüyası değil, aynı zamanda bir epistemolojik uyarıdır:…
Yorum BırakRoma İmparatorluğu Ne Zaman Yıkılmıştır? Roma İmparatorluğu, tarih boyunca en güçlü ve en uzun süre varlık gösteren medeniyetlerden biri olmuştur. Yıkılışının zamanı ve nedeni, tarihçiler ve akademisyenler tarafından uzun yıllardır tartışılmaktadır. Roma’nın çöküşü, yalnızca bir imparatorluğun sona ermesi değil, aynı zamanda Batı dünyasının kültürel, siyasi ve ekonomik temellerinin yeniden şekillendiği bir dönüm noktasıdır. Ancak, Roma İmparatorluğu’nun ne zaman yıkıldığına dair farklı görüşler ve tarihsel anlatılar bulunmaktadır. Bu yazıda, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü tarihsel açıdan inceleyecek ve günümüzdeki akademik tartışmalara ışık tutacağız. Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü: Batı ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı, genellikle Batı Roma İmparatorluğu’nun 476 yılında son bulması olarak kabul edilir.…
Yorum BırakPeygamberlerin Gönderiliş Sebebi Nedir? Antropolojik Bir Bakış Dünyanın farklı köşelerinde, farklı dillerde ve inanç sistemlerinde yankılanan bir soru: “Peygamberlerin gönderiliş sebebi nedir?” Bir antropolog olarak, bu soruya yalnızca teolojik değil, aynı zamanda kültürel, toplumsal ve sembolik bir gözle yaklaşmak gerekir. Çünkü peygamber figürü, insanlığın sadece dini değil, kültürel hafızasının da merkezinde yer alır. Her toplum, kendi tarihsel koşulları içinde peygamberleri anlamlandırmış, onları topluluk yapısının ahlaki, ritüel ve kimliksel temellerine yerleştirmiştir. — Bir Antropoloğun Gözünden: Kültürlerin Ortak Dili Bir antropolog için din, yalnızca inanç değil, bir anlam üretme sistemidir. İnsanlar tarih boyunca doğa olaylarını, yaşamın anlamını ve ölümün gizemini açıklayabilmek için…
Yorum BırakOsmanlı’da Anane Ne Demek? Toplumsal Yapının Sessiz Kurucusu Bir sosyolog araştırmacı olarak Osmanlı toplumunu incelerken hep aynı soruya takılırım: Bu kadar farklı coğrafyalardan, dillerden, dinlerden oluşan bir imparatorluk nasıl asırlarca ayakta kalabildi? Cevap çoğu zaman kanunlarda değil, insanların gündelik yaşamında gizlidir. İşte bu noktada karşımıza çıkan kavram, ananedir. Anane, yalnızca “gelenek” ya da “örf” demek değildir; toplumun davranış biçimlerini düzenleyen, bireyleri birbirine bağlayan, görünmez bir toplumsal sözleşmedir. — Anane Kavramının Sosyolojik Temeli Osmanlı’da anane, bireylerin davranışlarını yönlendiren yazısız kurallar bütününü ifade eder. “Örf” ve “adet” kelimeleriyle yakından ilişkili olsa da, anane daha derin bir anlam taşır: Bir toplumun kültürel sürekliliğini…
Yorum BırakKama Yeri Nedir? Taşların Gizli Dili ve Ustalığın İnceliği Bir inşaat ustasının elinde bir taşın hayat bulduğunu hiç izlediniz mi? Elindeki çekiçle, keskiyle, sabırla taşın damarlarını hisseden usta; aslında sadece bir yapı değil, bir hikâye de inşa eder. Bu hikâyenin en dikkat çekici kahramanlarından biri de “kama yeri”dir. Belki adını duymuşsunuzdur, belki de ilk kez bu satırlarda karşılaşıyorsunuzdur. Ama emin olun, kama yeri; taşın, emeğin ve mühendisliğin buluştuğu büyüleyici bir detaydır. Kama Yeri: Taşın Tutunduğu Gizli Nokta Kama yeri, yapı taşlarının birbirine kenetlenmesini sağlayan, taşın yüzeyine açılan özel oyuktur. Basitçe anlatmak gerekirse, iki taşın birleştiği noktada, bir kama (üçgen ya…
Yorum BırakGöz atmaya ne iyi gelir? Tarihçeden kanıta dayalı çözümlere kapsamlı bir rehber Göz atması (en yaygın tıbbi adıyla eyelid myokymia) çoğu zaman zararsız, geçici ve kendi kendine yatışan bir durumdur. Stres, uykusuzluk, kafein fazlalığı, uzun süreli ekran kullanımı ve kuru göz gibi tetikleyiciler kasların istemsiz dalgalanır şekilde kasılmasına yol açabilir. İlk ve en önemli adım, bu tetikleyicileri tanımak ve yaşam tarzında küçük düzenlemeler yapmaktır. Klinik kaynaklar; kafeini azaltma, yeterli uyku, suni gözyaşı damlaları ve ekrana düzenli ara vermeyi birinci basamak öneriler olarak ortaya koyar. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Tarihsel arka plan: Göz kırpma spazmından (blefarospazm) günümüze Göz atmasına akraba bir tablo olan benign…
8 YorumGörgüsüz Ne Demek? Ekşi Tanımından Felsefi Bir Okuma Giriş: Filozofun Bakışıyla Bir Kavramın Anatomisi Bir filozof olarak, insanın davranışlarını gözlemlerken sıkça aynı soruya dönerim: “Bir davranış ne zaman sıradanlıktan çıkar, ne zaman anlamını yitirir?” Bu soru bizi görgüsüzlük kavramına götürür. Günümüzün popüler kültüründe sıkça duyulan bu kelime, Ekşi Sözlük’te “görgüden yoksun, ölçüsüz, zevksizce gösteriş yapan kişi” şeklinde tanımlanır. Ancak bu tanım yalnızca yüzeyde dolaşır. Biraz derinleştiğimizde, “görgüsüz” olmanın yalnızca estetik ya da sosyal bir kusur değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik bir problem olduğunu fark ederiz. Çünkü görgüsüzlük, sadece “fazla” tüketmek değil, “az” düşünmektir. Bu yazıda, “görgüsüz ne demek…
4 Yorum