İçeriğe geç

Görgüsüz ne demek Ekşi ?

Görgüsüz Ne Demek? Ekşi Tanımından Felsefi Bir Okuma

Giriş: Filozofun Bakışıyla Bir Kavramın Anatomisi

Bir filozof olarak, insanın davranışlarını gözlemlerken sıkça aynı soruya dönerim: “Bir davranış ne zaman sıradanlıktan çıkar, ne zaman anlamını yitirir?” Bu soru bizi görgüsüzlük kavramına götürür. Günümüzün popüler kültüründe sıkça duyulan bu kelime, Ekşi Sözlük’te “görgüden yoksun, ölçüsüz, zevksizce gösteriş yapan kişi” şeklinde tanımlanır. Ancak bu tanım yalnızca yüzeyde dolaşır.

Biraz derinleştiğimizde, “görgüsüz” olmanın yalnızca estetik ya da sosyal bir kusur değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik bir problem olduğunu fark ederiz. Çünkü görgüsüzlük, sadece “fazla” tüketmek değil, “az” düşünmektir.

Bu yazıda, “görgüsüz ne demek Ekşi?” sorusundan hareketle insanın varoluş biçimlerini, değer anlayışını ve bilgiyle kurduğu ilişkiyi felsefi bir düzlemde inceleyeceğiz.

Etik Perspektif: Fazlalığın Ahlakı

Görgüsüzlük, temelde bir etik sorundur. Çünkü görgü, toplumsal bir estetikten çok bir ahlaki ölçüdür. Bir insanın görgülü olması, davranışlarını yalnızca kendisi için değil, başkaları için de ölçülü hale getirmesi demektir.

Görgüsüz birey ise bu ölçüyü kaybeder. Kendisini başkalarının gözünde var etmek isterken, aslında içsel bir boşluğu doldurmaya çalışır. Lüksün, paranın ya da dikkat çekmenin ötesinde, görgüsüzlükte asıl mesele öz-değerin yoksunluğudur.

Aristoteles’in “altın orta” öğretisini hatırlayalım: Erdem, aşırılıklar arasında dengedir. Cimrilik ile savurganlık arasında cömertlik vardır. Görgüsüzlük ise bu dengeyi yıkan bir uçtur — sahip olduklarını sergileme hırsı, etik ölçünün kaybıdır.

Bir filozof gözüyle bakıldığında, görgüsüzlük sadece kötü bir davranış değil; kendini aşırı gösterme aracılığıyla var olmaya çalışan bir varoluşsal çaresizliktir.

Epistemolojik Perspektif: Bilgiden Uzaklaşmanın Estetiği

Bilgi Yerine İmaj

Epistemoloji, yani bilginin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı, bize şunu öğretir: Bilmek, yalnızca öğrenmek değil, anlamaktır. Ancak modern dünyada “bilgi”nin yerini “görünürlük” almıştır.

Görgüsüz insan, bilgiyle değil, imajla var olur. O artık “ne biliyor”uyla değil, “nasıl görünüyor”uyla tanımlanır. Bu, epistemolojik bir kopuştur: bilginin derinliğinden, gösterinin yüzeyine geçiştir.

Ekşi Sözlük’teki tanımlarda geçen “görgüsüzlük” örneklerine baktığımızda, genellikle bir gösteriş ve aşırılık eleştirisi görürüz: son model arabalar, abartılı düğünler, pahalı markalar. Ancak felsefi açıdan bunlar, bilgiye değil imaja yatırım yapan bir zihniyetin ürünüdür.

Bu bağlamda görgüsüzlük, bilgiye değil gösteriye inanmaktır. İnsanın “ne olduğunu” değil, “nasıl algılandığını” önemsemesidir.

Sokrates’in dediği gibi, “Bildiğini sanan cahilden kork.” Görgüsüzlük tam da bu sahte bilginin estetiğidir: bilmeden biliyormuş gibi davranmanın, düşünmeden var olmaya çalışmanın biçimidir.

Ontolojik Perspektif: Var Olmanın Yanılsaması

Varlığın Gösteriye Dönüşmesi

Ontoloji, varlığın anlamını sorgular. Burada “görgüsüzlük” yalnızca davranışsal değil, varoluşsal bir soruna dönüşür. Görgüsüz insan, “olmak” yerine “görünmek” ister. Bu, modern çağın en büyük ontolojik hastalığıdır: varlık, görünüşe indirgenmiştir.

Heidegger’in ifadesiyle, modern insan “hakiki varlık”tan uzaklaşmıştır. Nesnelerle değil, nesnelerin anlamlarıyla ilgilenir. Görgüsüz birey, sahip olduklarını kendini tanımlama aracı haline getirir. Evinin büyüklüğü, arabasının markası ya da tatilinin lüksü onun kimliğini belirler.

Oysa varlık, sahip olduklarımızla değil, kendimizle kurduğumuz anlam ilişkisiyle belirlenir. Görgüsüzlük, insanın varlığını dışsal nesnelere emanet etmesidir — bu da ontolojik bir yoksunluk biçimidir.

Bu açıdan bakıldığında, görgüsüzlük bir “fazlalık” değil, aslında bir varlık eksikliğidir.

Sonuç: Görgüsüzlük, Modern İnsanın Aynası

Görgüsüz ne demek? sorusu, yalnızca Ekşi Sözlük’teki tanımlarla sınırlı kalamaz. Çünkü görgüsüzlük, çağımızın bir simgesidir: Bilginin yerine imajın, erdemin yerine gösterinin, varlığın yerine tüketimin geçtiği bir çağ.

Etik açıdan ölçüsüzlük, epistemolojik açıdan sığlık, ontolojik açıdan ise kimlik boşluğu… Görgüsüzlük, bu üç düzlemde de modern insanın kendini kaybetme biçimidir.

Okuyucu olarak düşün:

Senin “varlığın” neyle ölçülüyor? Sahip olduklarınla mı, yoksa kim olduğunla mı?

Belki de görgüsüzlüğü eleştirmekten önce, hepimizin görünürlükle var olma arzusuna dürüstçe bakması gerekiyor.

Çünkü bazen, en sessiz davranış bile hakiki görgünün ta kendisidir.

4 Yorum

  1. Naz Naz

    yüksek sesle müzik dinleyerek çevre sakinlerini rahatsız etmekten utanmayan insanlara verilen sıfattır .. Görgüsüz kime denir? Görgüsüz, ” görgüsü olmayan ” anlamına gelir. Ayrıca, sahip olduklarını hak ederek kazanmamış, davranışları kaba, saba ve bilgisizce olan insanlar için de bu sıfat kullanılır. Görgülü ve görgüsüz ne demek? – Aradığınız cevap YaCevap’ta Yandex yacevap diger gorgulu-ve-go… Yandex yacevap diger gorgulu-ve-go…

    • admin admin

      Naz! Her noktasına katılmasam da yorumlarınız için teşekkür ederim.

  2. Kübra Kübra

    Toplum içerisinde uyulması gereken nezaket kurallarına görgü denir. Bu kurallara dikkat etmeden konuşan ve hareket eden kişiler ise görgüsüz olarak nitelendirilir. Nezih, kibar, latif, sevecen kelimeleri görgüsüz ile zıt anlamlıdır. i. Görgüsüz olma durumu, görmemişlik .

    • admin admin

      Kübra! Kıymetli yorumlarınız sayesinde yazının dili sadeleşti, anlatım daha güçlü hale geldi ve akıcı bir üslup kazandı.

Kübra için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vd.casinoprop money