Hiç İştahım Yok Ne Yapmam Gerek? Tarih, Bilim ve Güncel Yaklaşımlar Üzerine Günlük yaşamın koşuşturmacasında bazen yeme isteğimiz ansızın kaybolabilir. Bu durum yalnızca bir iştahsızlık değil; bedenimizin, ruhumuzun ve çevremizin bir arada konuştuğu bir işaret olabilir. Bu blog yazısında, hiç iştahım yok diyenlerin karşılaşabileceği sorunları tarihsel arka planı, günümüzdeki akademik tartışmaları ve günlük çözümleriyle birlikte ele alacağız. #İştahsızlık #Beslenme #Sağlık Tarihsel Bakış: İştah ve Yeme İsteği Biliminin Doğuşu İştah konusu, modern anlamıyla 18. yüzyıldan itibaren tıp ve bilim dünyasının dikkatini çekmeye başlamıştır. Örneğin, Appetite and Its Discontents: Science, Medicine, and the Urge to Eat adlı çalışmada, 1750‑1950 yılları arasında “iştah”ın kişisel…
Yorum BırakKategori: Makaleler
İnfak Nedir, Kimlere Verilir? Psikolojik Bir Mercekten İnceleme İnsan davranışları, yıllar içinde karmaşık bir biçimde şekillenmiş, içsel dürtüler ve toplumsal etkilerle beslenen bir yapıdır. Psikolog olarak, bir kişinin ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini ve neyi motive olarak yaptığına dair derinlemesine düşünmek, bazen en basit görünen eylemlerde bile büyük anlamlar bulmamıza yardımcı olur. İnfak, genellikle dini bir kavram olarak bilinse de, toplumsal davranışların, duyguların ve bilişsel süreçlerin bir yansıması olarak çok daha geniş bir perspektife sahiptir. Peki, infak nedir ve kimlere verilir? Bu soruya, psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşırsak, daha geniş bir insanlık hali ve sosyal etkileşim örüntüsünü ortaya çıkarabiliriz. İnfak Nedir?…
Yorum Bırakİlik Neden İstenir? Felsefi Bir Bakışla Derinlemesine Bir İnceleme Ontolojik Perspektif: İlik ve İnsan Varlığının Derinliği Felsefenin temel sorularından biri, varlık ve kimlik arasındaki ilişkidir. İnsan kimliği, bedensel ve ruhsal öğelerin birleşimi olarak algılanır. Ancak, bu birleşim yalnızca fiziksel bir bütünlükten ibaret midir? İlik bağışı gibi eylemler, bedeni değiştiren ve onun doğal akışını bozan bir müdahale olarak görülse de, ontolojik bir açıdan bakıldığında, bu tür müdahalelerin insan varlığının sınırlarını ve kimliğini ne ölçüde etkilediği sorusu önem kazanır. İlik, yalnızca bir organ ya da doku değil, bir yaşam kaynağıdır. Kimi zaman hayat kurtaran bir bağış, bazen de bir kişi için kurtuluş…
Yorum Bırakİletişim Bölümü Sayısal mı Sözel mi? Bir Siyaset Bilimi Perspektifinden Bakış Güç, her toplumun temel yapısal dinamiğidir. İktidarın kimde olduğu, nasıl kullanıldığı ve hangi ideolojik çatışmalarla şekillendiği toplumsal düzenin temel taşlarını oluşturur. Siyasal analistlerin, toplumsal güç ilişkileri üzerinde yaptığı tartışmalar, iktidarın nasıl işlediğine dair derinlemesine bir anlayışa sahip olmanın ön koşuludur. Bu bağlamda, iletişim bölümü gibi bir akademik alanın sayısal mı yoksa sözel mi olduğuna dair sorular, sadece bir eğitim tercihi değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal ilişkilerin nasıl şekillendiğini anlamaya yönelik bir araçtır. Bu yazıda, iletişimin farklı boyutlarına bakarak, bu soruya siyasal, toplumsal ve ideolojik bir çerçeveden yanıt arayacağız.…
Yorum BırakMerhaba — bugün sizle, pek konuşulmasa da pek çok hayatı etkileyen bir konuyu— yani Kürtajın risklerini— birlikte ele almak istiyorum. Bu yazıda, verilerle desteklenen analizleri, gerçek yaşamdan gelen hikâyelerle harmanlayarak aktaracağım. Çünkü “risk” dediğimizde yalnızca istatistik değil, bir insanın yaşadığı, hissettiği bir gerçeklik söz konusu. Kürtaj Ne Kadar Güvenli? Küresel Görüntü Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO) verilerine göre, uygun yöntemlerle ve nitelikli sağlık ortamlarında yapılan kürtaj “çok güvenli” bir işlem olarak kabul ediliyor. ([Dünya Sağlık Örgütü][1]) Ama dikkat: dünya genelinde yaklaşık %45’lik bir oranla “güvenli olmayan” kürtajlar hâlâ büyük bir problem. ([Dünya Sağlık Örgütü][1]) Güvenli olmayan kürtajlar;…
Yorum BırakTürkiye’nin En Büyük İplik Fabrikası Nerede? Bir Tarihçinin Gözünden Giriş: Kumaşın Ötesinde Bir Hikâye Bir tarihçi olarak, pamuk tarlalarından fabrikalara uzanan bir hikâyeyi bir iplik fabrikasının öyküsünde görmek isterim. Çünkü sanayi, yalnızca makineler ve üretim değil — insan emeği, bölgesel dönüşüm, göç, kalkınma ve bunun doğurduğu toplumsal değişimdir. İşte bu yüzden, Türkiye’de tekstil sanayinin temelini oluşturan iplik fabrikalarından birine bakarken, kurumun yerini değil, o yerin taşıdığı anlamı okumak gerekir. Bugünkü yazıda, Türkiye’nin en büyük iplik fabrikası denildiğinde öne çıkan tesisin yerini, tarihsel arka planını ve günümüzle bağını inceleyeceğiz. Tarihsel Süreç: Tekstilden İpliğe Uzanan Yol Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye’de iplik…
Yorum BırakKül Hangi Platformda? Bir Hikâye Üzerinden Farklı Bakış Açıları Bir gün, bir akşam saatinde, şehri kasvetli bir yağmur kaplamıştı. Evimin penceresinden dışarıya baktığımda, her şey bir anda bulanıklaştı. Hayat, bazen size bir araya gelmeye çalışan, ama yine de anlaşılması güç bir puzzle gibi gelir. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim hikâye de, bu gizemli bulmacanın bir parçası… Külün hangi platformda olduğu sorusu, aslında sadece bir soru değil, birçok duygunun ve düşüncenin arasında kaybolan bir arayış. Hikâyemizin kahramanları, Alex ve Lina. İki farklı bakış açısına sahip, ama bir o kadar da benzer hisler taşıyan iki insan. Alex, her zaman çözüm odaklı, işin içine…
Yorum Bırak“Ride a Horse” Ne Anlama Gelir? Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzenin Psiko-Sosyal Yansıması Siyaset Biliminin Işığında: Gücün ve İktidarın Dinamikleri Bir siyaset bilimci olarak, toplumsal yapıları, güç ilişkilerini ve bireylerin bu yapılar içindeki yerlerini her zaman sorgulamak, anlamaya çalışmak benim temel amacım olmuştur. Toplumların düzenini şekillendiren normlar, güç dengeleri ve ideolojiler, sadece bireylerin yaşamlarını değil, aynı zamanda kolektif düşünceyi de etkiler. Bu bağlamda, “ride a horse” (at binmek) ifadesi, tarihsel ve kültürel olarak güç ilişkilerini yansıtan derin bir anlam taşır. At binmek, sadece fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda toplumsal konumlar, cinsiyet rollerinin ve ideolojik çatışmaların yansımasıdır. Bu yazıda, “ride…
Yorum BırakHepimizin hayatında bir noktada “Bir küpte kaç tane kare var?” sorusu karşımıza çıkmıştır. Bu soru, basit bir matematiksel düşünceyi çağrıştırırken, aslında çok daha derin anlamlar taşır. Küp, matematiksel bir obje olmanın ötesinde, bir perspektif, bir algı şeklidir. Küresel bakış açısıyla, farklı toplumlar ve kültürler, geometrik şekillere ve bu şekillerin anlamlarına farklı açılardan yaklaşabilir. Peki, bir küpte gerçekten kaç kare var? Ya da bu basit soruyu sorarken, yalnızca matematiksel bir çözüm arıyor muyuz, yoksa daha geniş bir bakış açısıyla mı ele alıyoruz? Gelin, bu soruyu küresel ve yerel perspektiflerden birlikte keşfedelim. Bir Küpte Kaç Kare Var? Temel Matematiksel Bakış Geometrik Gerçeklik…
Yorum BırakOsmanlı Donanmasını Kimler Yaktı? Psikolojik Bir Mercekten Bakış Bir Psikologun Merakı: İnsan Davranışlarını Anlamak ve Tarihin Derinliklerine İnmeye Cesaret Etmek Psikologlar olarak, insan davranışlarının yalnızca yüzeyine bakmanın ötesine geçmeye çalışırız. İnsanlar, tarih boyunca yaptıkları her eylemde, duygusal, bilişsel ve sosyal boyutlarda karmaşık içsel süreçlerden geçerler. Tarihsel olayları anlamak, bazen bu psikolojik boyutları çözümlemeyi gerektirir. Osmanlı donanmasının yakılması gibi büyük olaylar, sadece askeri veya stratejik bir kararın sonucu olarak görülmemelidir; bu tür eylemler, daha derin psikolojik nedenlere dayanabilir. Peki, Osmanlı donanmasını kimler yaktı ve bu eylemin ardındaki psikolojik motivasyonları nasıl çözümleyebiliriz? Osmanlı Donanmasının Yakılması: Tarihsel Bir Gözlem Osmanlı donanmasının yakılması, özellikle…
Yorum Bırak